31 Aralık 2012 Pazartesi

Diş Beyazlatma ve Diş Taşı Temizliği Dişlere Zarar Verir Mi ?

Hayır. Diş taşı temizliği diş ve diş eti sağlığı açısından yapılması gerekli bir tedavidir. Diş taşı temizliğinde kullanılan cihaz ultrasonik bir cihaz olup, titreşim yaparak temizlediği için diş yüzeyinde herhangi bir çizilme ve bozulmaya yol açmaz. Diş taşı temizliği, diş taşı oluşan ağızlarda 6 ayda bir yapılması gerekir. Eğer çok sık diş taşı oluşmuyorsa hekiminizin önerdiği aralıklarla diş taşı temizliği yapılmalıdır.



Beyazlatma (Bleaching) İşlemi Nedir ?

Diş hekimi kontrolünde, dişlere sürülen beyazlatıcı jel ve bu jelin aktivasyonunu sağlayan ışık uygulamasıyla dişlerin renginin birkaç ton açılması işlemidir.

Diş Beyazlatma Güvenli Midir Yoksa Dişlere Zarar Verir Mi ?

Diş hekimi kontrolünde yapılan beyazlatma uygulamalarının dişlerinizin sağlığına herhangi bir zararı yoktur.

Diş Beyazlatma ve Dişlerimin Maksimum Beyazlaması Ne Kadar Sürer ?

Beyazlatma işlem seansları 15’er dakikalık 3 kürden oluşur. Genellikle tek seans sonucunda diş renginde belirgin bir açılma oluşur. İstenilen renge ulaşılana kadar seanslara devam edilebilir.






Diş Beyazlatma Ne Kadar Süre Etkisini Korur ?

Farklı diş beyazlatma yöntemleriyle beyazlatılan dişler bir kaç yıl beyaz kalır. Fakat bu süre kişiden kişiye değişir. Yeme-içme alışkanlıkları, sigara kullanımı ve fırçalama alışkanlığı dişlerin beyaz kalma süresini etkiler.





İmplant Herkese Yapılabilir Mi ?

İmplant, ağız içi durumu müsait olan herkese rahatlıkla uygulanabilir. İmplantların herhangi bir alerjik reaksiyonu yoktur. Kontrol altında tutulan kalp, şeker gibi sistemik hastalıklarınızın olması implant tedavisini engellemez.

Zirkonyum Kaplamalar

Zirkonyum kaplamalar, estetik olarak tercih edilen, ışık geçirgenliği doğal dişe çok yakın olan ve bu nedenle de renk uyumu ve doğal görünümün başarılı bir şekilde yakalanabildiği kaplama çeşididir.

Zirkonyum Kaplamaların Porselen Kaplamalardan Farkı Nedir ?

Zirkonyum, porselenin alt yapısında bulunan metalin yerine kullanılan diş rengindeki maddedir. Metalin oluşturduğu gri yansımayı yapmadığı için kaplanan dişlere daha estetik ve doğal bir görüntü verir. Diş eti ile kaplamanın birleştiği yerde diş eti rengindeki değişime zirkonyum kaplamalarda daha az rastlanmaktadır. Bazı kişilerde metalin içerdiği maddelere karşı oluşabilecek alerjik reaksiyonlar, zirkonyum kaplamalarda görülmemektedir.

Ağız Kokusu Tedavi Edilebilir Mi ?

Ağız kokusunun başlıca nedeni diş ve diş etindeki sorunlardır. Eskimiş kaplamalar, çürükler, diş eti hastalıkları ağız kokusuna neden olan sorunlardandır. Tedavisi mümkündür.





30 Aralık 2012 Pazar

Porselen Lamina Kaplama

Diş rengindeki maddelerden, dişe tam uyacak şekilde yapılan bu ince kaplamalar ön dişlere yapıştırılarak dişlerin daha güzel görünmesini sağlar.




Zirkonyum Porselenler

Zirkonyum destekli porselen kaplamalar, alt yapı olarak metal yerine beyaz renge sahip olan zirkonyum alaşım kullanılan estetik protezlerdir.





Porselen Laminalar

Dişlerin ön yüzeylerini kaplayan porselen kaplamalardır. Dişlerin dış yüzeylerinden çok az madde kaldırılarak uygulanır. Metal içermemeleri ve ışık geçirgenlikleri dişe çok yakın olması nedeniyle estetik açıdan çok başarılı tedavilerdir. Ön dişleri kırık veya aşınmış olanlarda, dişlerinde renk farklılığı olanlarda (dolgu, ilaç kullanımı gibi nedenlerle) dişler arasında açıklık olanlarda ve estetik diş görünümü isteyenlere uygulanır.



Ortodonti

Ortodonti kelimesi iki Yunanca sözcükten oluşmuştur. 'Ortos' düzgün, 'dontos' dişler anlamına gelmektedir. Ağız ve dişlerin dizilişindeki sorunlarla ilgilenen diş hekimliği dalı diş,  çene ve yüz anomalilerinin düzeltilmesi ve tedavisi ile ilgilenen bilim dalıdır. Estetik görüntünün düzeltilmesinin yanı sıra çiğneme fonksiyonlarının düzenlenmesi, dişlerde çürük oluşumunun engellenmesi gibi faydaları da vardır. İskeletsel boyuttaki bozuklukların (çene, yüz ilişkileri) tedavisi için erken teşhis gerekmektedir. Çocuklarda 7 yaşından itibaren kontroller yapılmalıdır. Dişsel düzeydeki bozuklukların tedavisi her yaşta yapılabilmektedir.

Lingual Ortodonti

Braketlerin ve ark tellerinin dişlerin ön yüzeyleri yerine iç yüzeylerine yerleştirilmesiyle gerçekleştirilen ortodonti tedavilerdir.

Kron

Dişin diş minesi ile kaplı bölümüdür. Aynı zamanda, dişleri eski haline getirmek için uygulanan bir tür kaplamadır.




Köprü

Kaybedilen bir veya birden fazla dişin yerine uygulanan sabit takma dişlerdir.







Kompozit Dolgular

Estetik dolgulardır. Dirençleri amalgamlardan oldukça düşüktür. Sürekli gelişmekte olan kompozit dolgular gün geçtikçe daha dayanıklı hale getirilmektedir. Çürüğü temizlenmiş diş boşluğuna tabaka tabaka konulup, özel bir ışın cihazı ile ışık uygulanarak sertleştirilir. Avantajları renginin diş rengi ile aynı olması ve sertleşme süresi beklenmesine gerek olmamasıdır. Dezavantajları direncinin az olması ve pahalı olmasıdır.








Periodontoloji
Periodontoloji, dişeti hastalıkları ve tedavilerini konu alan dişhekimliği dalıdır.

Kanal (Endodontik) Tedavisi
Diş köklerindeki enfekte sinir dokularının temizlenmesi ve oluşan oyukların cansız bir madde ile doldurulmasından oluşan tedavi yöntemidir.

29 Aralık 2012 Cumartesi

İmplantlar


Dişlerin eksik olduğu yerlerde çeneye yerleştirilen metal diş köküdür. Daha sonra eksik dişin yerine geçmek üzere suni diş implantın üzerine yerleştirilir.


Periodontoloji Diş Eti Hastalıkları ve Diş Eti İltihabı


Diş eti iltihabı olup, hafif ya da şiddetli olabilir. Diş eti iltihabı diş etlerinde kırmızılık, ödem (şişlik) ve hassasiyete sebep olur.


Adeziv Sistemler (Bonding)


Dişleri onarmak, iyileştirmek, ya da daha estetik görünmesini sağlamak üzere dişe yapılan ilavelerdir. Diş yüzeyine güçlü bir yapıştırıcı madde ile tutturulmak suretiyle uygulanır.


Diş İmplantı

Eksik olan dişlerin yerine çene kemiğine yerleştirilen ve uygun malzemeden yapılan yapay diş kökleridir. Daha sonra bu kök diş üzerine yerleştirilen protez dişler ile kaybedilmiş diş fonksiyonu yeniden kazanılmaktadır. Estetik açıdan da mükemmel sonuçlar elde edilir. İmplant kelimesi için diş ekme; yapay diş; çakma diş; vidalı diş ya da vida diş isimleri de kullanılmaktadır.







Amalgam Dolgular


En uzun süredir kullanılan dolgu maddesidir. Gümüş, kalay ve bakır alaşımının civa ile karıştırılması ile elde edilir. Çiğneme kuvvetleri karşısındaki direnci çok yüksektir.




Pedodonti Çocuk Diş Hekimliği ve Fissür Örtücüler (Sealant)

Diş çürümelerini önlemek üzere kullanılan plastik bir sıvıdır. Fissür örtücüler azı dişlerinin üzerindeki girinti ve çıkıntılara uygulanır. Hemen sertleşen bu sıvı dolgular, diş fırçası ile kolayca temizlenebilecek sığ yüzeyler oluşturur.





Diş Minesi

Dişin dış yüzeyini kapsayan sert, mineral yüklü, beyaz maddedir.

Diş Kırıkları

Diş kırıkları genellikle travma sonrası ortaya çıkan durumlardır. Kırık diş tedavisinde öncelikli olarak travmaya uğrayan dokunun sağlığının korunması gerekir. Sonrasında ise restoratif çeşitli girişimlerle dokuların yeniden eski görünümüne kavuşması sağlanmalıdır. Kırılan diş hemen çekilecek demek yanlıştır.

Pedodonti Çocuk Diş Hekimliği ve Diş Çıkarma

İlk süt dişlerinin çıkmasıdır.

Pedodonti Çocuk Diş Hekimliği ve Biberon Çürükleri

Bebeklerin ve çocukların özellikle üst ön dişlerinde görünen, çoğunlukla biberon ve emzik yoluyla tatlı sıvıların verilmesi ya da dişlerde uzun süre tutulması nedeniyle oluşan çürüklerdir.




Periodontoloji Diş Eti Hastalıklarının Tedavisi Nedir ?

Diş eti hastalığının erken döneminde tedavi, dişler üzerindeki eklentilerin (plak ve diş taşı) uzaklaştırılması ve düzgün bir kök yüzeyinin sağlanmasını kapsar. Bu işlem diş etinde iltihaba neden olan bakteri ve irritanların uzaklaştırılmasını sağlar. Genellikle bu tedavi, diş etinin tekrar dişe adaptasyonu veya diş etinin büzülerek cebin elimine olması için yeterlidir. Diş eti hastalığının erken döneminde vakaların çoğunluğunda, diş taşı temizliği, plağın uzaklaştırılması ve düzgün bir kök yüzeyinin sağlanmasını takiben günlük etkin ağız bakımı başarılı bir tedavi için yeterlidir. Daha ilerlemiş vakalar cerrahi tedaviyi gerektirebilir. Bu tedavinin amacı dişleri çevreleyen derin periodontal ceplerdeki diş taşlarını temizlemek, cebin büzülerek eliminasyonunu ve düzgün bir kök yüzeyini sağlamak ve daha kolay temizlenebilir bir diş eti formu oluşturmaktır. Periodontal tedavi sonrası hastaların düzenli olarak diş hekimi tarafından muayene edilmesi, plak kontrolü ve yeni diş taşı birikimlerinin ortamdan uzaklaştırılması gereklidir. Fakat unutmamak gerekir ki; periodontal tedavi ile elde edilenlerin sürdürülmesi için hiçbir işlem kişinin günlük ağız bakımı işlemlerini etkin bir şekilde uygulamasından daha yararlı olamaz.

Periodontoloji Diş Eti Hastalığı Nasıl Önlenir ?

Periodontal hastalığın önlenmesinde en önemli görev kişinin kendisine düşmektedir. Dişleri sağlıklı bir durumda sürdürmek için, günlük ağız bakımı işlemleri ile (diş fırçalama ve diş ipliği kullanma) bakteriyel diş plağının uzaklaştırılması gerekmektedir. Diş hekimine düzenli aralıklarla gidilmesi de aynı derecede önemlidir. Günlük ağız bakımı işlemleri diş taşı oluşumunu en az düzeye indirebilir, ancak tamamen önleyemeyebilir. Diş fırçası, diş ipliği veya diğer temizlik araçları ile ulaşılamayan bölgelerin bir diş hekimi tarafından değerlendirilmesi mevcut diş plağı ve/veya diş taşının uzaklaştırılması açısından gereklidir.

Periodontoloji Diş Eti Hastalığının Nedeni Nedir ?

Diş eti hastalığının en önemli nedeni "bakteriyel diş plağı" adı verilen, dişler üzerinde biriken yapışkan ve renksiz film tabakasıdır. Günlük fırçalama ve diş ipliği kullanımı ile diş plağının uzaklaştırılması sağlıklı bir ağız için temel gereksinimdir. Eğer plak etkin bir şekilde dişlerden uzaklaştırılmazsa diş taşı veya tartar olarak bilinen düzensiz yüzeyli ve geçirgen bir yapıya dönüşür. Plaktaki bakteriler tarafından salınan zararlı ürünler diş etinde irritasyona neden olur. Bu ürünler nedeni ile diş etini dişe sıkıca bağlayan lifler yıkıma uğrar, diş eti dişten uzaklaşır ve periodontal cep oluşur. Böylece bakteri ve ürünlerinin daha derin dokulara ilerlemesi kolaylaşır. Hastalık ilerledikçe cep derinleşir, bakteriler daha derine; kemiğe kadar ilerler ve dişi destekleyen alveol kemiğinde de yıkım başlar. Hastalık tedavi edilmeden bırakılırsa sonunda dişler sallanır ve çekimleri bile gerekebilir.

Periodontoloji Diş Eti Hastalığının Belirtileri Nelerdir ?

Diş eti hastalığının pek çok bulgusu vardır;
• Diş fırçalama sırasında kanayan diş etleri,
• Kırmızı, şiş ve hassas diş etleri,
• Dişlerden kolaylıkla ayrılabilen, uzaklaşan diş etleri,
• Dişler ve diş etleri arasında iltihabi akıntı,
• Sallanan veya giderek birbirinden uzaklaşan dişler (dişler arasında aralıkların oluşması veya mevcut aralıkların artması),
• Isırma sırasında alt ve üst dişler arasındaki ilişkilerin değişmesi,
• Bölümlü protez uyumundaki değişiklik, bozulma,
• Sürekli kötü ağız kokusu.

Bununla beraber, periodontal hastalık hiç bir bulgu vermeden de ileri safhalara ulaşabilir. Bu nedenle düzenli aralıklarla diş hekimine gitmek son derece önemlidir.

Periodontoloji Diş Eti Hastalıkları Nedir ?

Periodontal hastalıklar diş eti ve dişleri destekleyen diğer dokuları etkileyen iltihabi hastalıklardır. Erişkinlerde diş kayıplarının %70'inden periodontal hastalıklar sorumludur. Bu hastalıklar erken dönemde teşhis edildiklerinde kolay ve başarılı bir şekilde tedavi edilebilirler. Diş eti hastalıklarının önlenmesi veya tedavisi; doğal dişlerin korunması, daha rahat çiğnemenin ve daha iyi bir sindirimin sağlanması gibi diğer faydaları da beraberinde getirir. Periodontal hastalıklar diş eti iltihabı (gingivitis) ile başlar. Yani gingivitis periodontal hastalığın erken dönemidir. Bu dönemde diş etleri kanamalı, kırmızı ve hacim olarak büyümüştür. Erken dönemde çok fazla rahatsızlık vermeyebilir. Tedavi edilmezse hastalık periodontitise ilerleyerek diş eti ve dişleri destekleyen alveol kemiğinde geriye dönüşsüz hasar oluşturabilir.

Periodontitis periodontal hastalıkların daha ilerlemiş bir safhasıdır. Dişleri destekleyen diğer dokularla birlikte alveol kemiğinde de hasar oluşur. Diş-diş eti arasında "periodontal cep" oluşur. Periodontal cep varlığı infeksiyonun yerleşimini ve hastalığın ilerlemesini kolaylaştırır. Hastalık ilerledikçe dişler sallanmaya başlar, hatta çekime gidebilir.

Pedodonti Çocuk Diş Hekimliği ve Hamilelikte Dişler İlgi İstiyor

- Hamilelik sırasında oluşan hormon artışı, ağız mukozasını dış etkenlere karşı özellikle de bakteri plaklarına karşı daha hassas yapar. Bunun için günlük ağız ve diş bakımı kesintiye uğratılmamalı.
- Plak birikimi ve diş eti hastalıkları ile hamilelik sırasında oluşan hormonal değişiklikler arasında direkt bir ilişki vardır. Bu nedenle anne adayları, hamilelik öncesinde tam bir ağız muayenesinden geçerek optimal ağız hijyenine kavuşmalı ve bunu sürdürme alışkanlığını kazanmalı.
- Anne adayları hamilelikte günde en az iki kez diş fırçası ve diş ipi kullanarak etkili diş bakımı yapmalı, plak birikimine engel olmalı.
- Hamilelikte ağız gargaraları ya da ılık tuzlu su ile mutlaka gargara yapılmalı. Özellikle ılık tuzlu su, diş etlerini rahatlatır ve diş eti hassasiyetini azaltır.

Periodontoloji Diş Eti Hastalığı Genel Sağlığımızı Etkiliyor Mu ?

İnsan vücudunun diğer kısımlarında olduğu gibi ağız boşluğu da bakteri sayısı ve çeşitliliği açısından zengindir. Dişler üzerinde ve etrafında çok sayıda bulunan bakteriler, diş plağı denen bir tabaka oluştururlar. Dişleri fırçalamanın amacı bu bakteri plağını uzaklaştırmak ve bunun neden olacağı diş eti hastalığı ile diş çürüğünü engellemektir. Diş eti hastalığı ilk belirtisini dişeti kanamasıyla verir. Bu aşamada tedavi edilmezse, hastalık çene kemiğine ilerler. Çene kemiğinin yüksekliğinin azalmasına sebep olan bu durum, dişin desteğini yitirmesine neden olarak dişlerde sallanmaya ve ileri aşamalarda dişin kaybedilmesine sebep olur.

Son yıllarda yapılan çalışmalar, diş eti hastalığına sebep olan bakterilerin genel sağlık üzerine de olumsuz etkileri olduğunu iddia etmektedir. Bu çalışmalar iki grupta yoğunlaşmaktadır. Bunlardan bir tanesi kalp hastalıklarıdır. Geniş hasta gruplarında yapılan çalışmaların sonuçları, diş eti hastalığı ile kalp hastalıkları arasında ilişki olduğunu rapor etmektedir. Ameliyat olan hastaların değişen damarları incelendiğinde, damar içinde, diş eti hastalığına neden olan bakterilerin varlığını gösterilmiştir. Diş eti hastalığının derecesi ile damar tıkanıklığının miktarı arasında ilişki olduğu iddia edilmektedir.

Diş eti hastalıklarının bir başka olumsuz etkisi ise hamileler üzerinde gözlenmiştir. Hamilelerde diş eti hastalığının erken doğuma ve bebeğin düşük doğum ağırlıklı olmasına neden olabileceği belirtilmiştir. Günümüzde ‘diş eti hastalığı kalp hastalığına yol açar’ ya da ‘ diş eti hastalığı erken doğuma ve bebeğin düşük doğum ağırlıklı olmasına neden olur’ şeklinde bir hüküm vermek söz konusu değildir. Bununla beraber tüm Dünya'da yapılan çalışmalar bu yönde bir olasılık bulunduğunu ve bunun gittikçe kuvvetlendiğini göstermektedir. İnsan vücudunun bir bütün olduğu ve bir bölgede bulunan hastalığın bir başka bölgeyi etkileyebileceği unutulmamalıdır.




Doğru Diş Fırçalama


Üst çenedeki dişlerin dış yüzeyleri diş etinden itibaren yukarıdan aşağıya doğru süpürme şeklinde 45 derecelik açı ile fırçalanmalıdır. Alt çenedeki dişlerin dış yüzeyleri de aynı şekilde diş etinden itibaren aşağıdan yukarıya doğru 45 derecelik açı ile fırçalanmalıdır. Dişlerin çiğneyici yüzeyleri ileri-geri düz hareketlerle fırçalanmalıdır. Dişlerin iç yüzeyleri dar olduğundan fırça dik konumdayken fırçalanmalıdır. Diş etlerinden çiğneyici yüzeye doğru hareketlerle süpürme şeklinde fırçalama uygulaması dişin iç bölgesine uygulanmalıdır. Tüm uygulamalar dişlerin her yüzeyine 10’ar defa uygulanmalıdır. Dişler fırçaladıktan sonra dilin de arkadan öne doğru hafifçe fırçalanması ağız içerisindeki diğer bakterileri yok eder, nefesi ferahlatır. Dişler fırçalanırken flor içerikli macunlar tercih edilmelidir. Diş fırçalamak için mercimek tanesi kadar macun kullanmak yeterlidir.  Diş fırçası küçük başlı ve yumuşak sentetik kıllı olmalıdır.


Aftların Oluşum Sebepleri

- Stres,
- Lokal irritasyonlar,
- Gastrointstinal hastalıklar,
- Hormonal değişiklikler,
- Bazı yiyecekler (patlıcan, domates, ceviz),
- Ani sigarayı terk,
- Genetik,
- Demir, B vitamini, folik asit eksikliği,
- Enfeksiyon,
- İmmunolojik anomaliler,
- Alerjik faktörler.

Aftlar

Ağız içinde genellikle hareketli mukozada, dudak içinde, yanakta, dilde, ağız tabanında, damakta ve diş etinde görülür. Ülser oluşumundan 24-48 saat önce bölgede hassasiyet görülebilir. Aft ülserleri ağrılı, yuvarlak veya ovoiddir. Minör olanları 2-6mm, majör olanları ise 1-2 cm'dir. Aftlar 7-10 gün içinde kendiliğinden geçer. Hastayı rahatlatmak için tetrasiklinli gargaralar, vitaminler kullanılabilir.


Kanal Tedavisi Uygulanmış Bir Dişin Ömrü Ne Kadardır ?

Eğer diş tekrar enfekte olmazsa ve çürümesini önleyici tedbirler alınırsa, ömür boyu bu dolgu kullanılabilir. Düzenli diş hekimi kontrollerinizde enfeksiyonun başlangıcını yakalayabilirsiniz. Ayrıca çok iyi bir ağız bakımı ile de dişin tekrar çürümesi önlenmelidir.

Kanal Tedavisinin Aşamaları

1. Öncelikle ağrısız ve acısız bir tedavi olması için dişe anestezi yapılır.
2. Daha sonra çürük temizlenip, dişin özüne ulaşılınca hastalıklı ve yumuşak doku çıkarılır. Sinir ve doku artıkları temizlenir.
3. Kök ucuna kadar diş kanalına şekil verilir. Gerekirse bazı ilaçlar uygulanarak iyileşme hızlandırılabilir.
4. Seanslar arasında diş iyileşene kadar geçici dolgu maddeleriyle dişin üzeri kapatılır. İltihabın üremesinin durduğu anlaşıldıktan ve kök ucundan iltihap gelmesi sona erdikten sonra kanal içerisi özel bir dolgu maddesiyle, kök ucuna kadar doldurulur.
5. Bazı vak'alarda bu seanslara hiç gerek olmayıp tek bir seansta da kanal tedavisini sağlıklı bir şekilde kanal tedavisini bitirmek mümkündür.



Kanal Tedavisi Nedir ?

Kanal tedavisi, dişin içerisindeki sinir ve damarlardan oluşan yumuşak dokunun kendini onaramayacak derecede hasar görmesi sonucu hastalıklı dokunun çıkarılıp yerine kök kanalı dolgu maddeleriyle doldurulması işlemidir. Genellikle buna derin çürükler neden olur. Derin çürüklerdeki bakteriler dişin sinir damar paketinin iltihaplanmasına yol açar. Bu iltihap dişlerde ağrıya neden olur. İlk zamanlarda sıcak ve soğuğa hassasiyet vardır ve etken ortadan kalkınca geçer, bu aşamada tedavi edilirse diş kanal tedavisine gerek kalmadan çürüğün temizlenip dişin restore edilmesiyle tedavi tamamlanır. Bu aşamada dişe müdahalede gecikilirse sinir damar paketinde geriye dönüşümü olmayan hasar meydana gelir ve gece uykudan uyandıran, kendiliğinden başlayıp uzun süre devam eden şiddetli ağrılar olur ve kanal tedavisiyle bu sinir damar paketinin çıkarılması gerekir.

Hasar görmüş veya hastalanmış pulpa çıkarılmazsa diş ve çevresindeki dokular enfeksiyona maruz kalır ve sonunda diş tamamen kaybedilebilir. İnsanlar arasında genelde kanal tedavisi çok zor ve ağrılı bir işlem olarak bilinmesine rağmen, günümüz teknolojisiyle artık ağrısız ve kolay hale gelmiştir. Enfeksiyonun diş içerisinde ve çevre dokulara yayılmadığı durumlarda genelde tek seansta tedavi tamamlanabilmektedir, eğer iltihap dişin çevre dokularını da etkilemişse enfeksiyonun elimine edilebilmesi için tedavi 1–2 seans daha uzatılabilmektedir. Bundan sonra tedavinin bitirilebilmesi için dişte herhangi bir ağrı ve şişlik belirtisi olmamalıdır. Bu gibi durumlarda hem hastaya hem de hekime zaman kaybına yol açıp ek mali yük getirmektedir.

Ancak unutulmaması gereken nokta ise diş tedavisinde gecikilen her gün kişiye daha zor ve masraflı bir tedavi şekli ortaya çıkarmaktadır. Bunun önüne geçilebilmesi için 6 ayda bir diş hekimine kontrole gidilmelidir.

Sağlıklı Dişler İçin

Peynir, süt, elma ve havuç gibi besinlerin içeriğindeki bazı maddeler, ağızdaki asit miktarını azaltıyor, diş çürüklerinin önüne geçiyor. Ağızda biriken mikropların, besin parçalarından asit açığa çıkarması sonucunda diş ve diş eti hastalıkları ortaya çıkıyor. Bu hastalıklardan en iyi korunma yöntemi ise düzenli fırçalama ile yapılan ağız temizliği. Dişleri fırçalamanın yanı sıra tüketilen bazı besinlerin de diş çürüklerini önlediğini ifade eden diş hekimleri, şu noktalara dikkat çekiyorlar; 
- Peynir, yapısındaki kalsiyum fosfat ve peptitler ile ağızdaki asit miktarını azaltarak, dişin yapısını güçlendirir. - Peynir, ayrıca tükrük akışını uyararak asit ortamını azaltmakta ve mekanik temizliğe yardımcı olmaktadır.
- Süt, içeriğindeki kazein, kalsiyum, laktat, iyonize kalsiyum, fosfat iyonları, yağ ve vitaminler ile diş çürüklerini engellemektedir. Ancak, süte katılan şeker çürük riskini artırır.
- Yer fıstığı, fosfat ve kakao, tannik asit içeriği ile ağız sağlığının korunmasına yardımcı olur.
- Kepekli unun içinde bakterilerin asit oluşturmasını engelleyen maddeler vardır.
- Elma ve havuç gibi meyveler ise ısırarak yenildiğinde dişlerin mekanik olarak temizlenmesine ve diş eti sağlının korunmasına yardımcı olur.
- Şekersiz veya xylitol, karbamid, bicarbonat, flor, kalsiyum ve fosfat içeren sakızlar da tükrük akışını hızlandırarak plak birikimini azaltır ve diş çürümelerini engeller.

Dişinizi Sert Fırçalamayın

Diş eti çekilmelerinin en önemli nedenleri arasında, diş aralarına kürdan ve toplu iğne sokma, tırnak yeme, kalem ısırma ve yanlış diş fırçalama bulunur. Diş eti çekilmesi üzerine değişik faktörlerin etkisinin olduğu belirtilmiştir. Uygunsuz diş kapanışları, yanlış diş fırçalama, fırçalama süresi ve sıklığı, diş taşı, kötü alışkanlıklar (diş aralarına sık sık kürdan, toplu iğne gibi yabancı cisimler sokulması, tırnak yeme, kalem ısırma), hatalı dolgu ve protezler diş eti çekilmesine neden olur. Diş eti çekilmelerinde özellikle ön bölgede hastalar dişlerini uzamış gibi hissederler ve estetik sorunlar ortaya çıkar. Çoğu birey için bu durum aşırı hassasiyet ve kök çürüklerinden daha önemlidir.

Ortodonti Tedavisinde Yeni Gelişmeler Var Mı ?

Eskiden paslanmaz çelik materyallerden hazırlanan braketler, daha sonraları yerini plastik ve seramik gibi diş renginde ve şeffaf malzemelere bıraktı. Günümüzde ise diş telleri dişlerin arkasına takılarak tamamen görünmez olabiliyor. Bu yüzden de ileri yaş grubundaki bireyler tarafından da tercih ediliyor. Lingual teknik adı verilen bu yöntem ülkemizde çok yaygın olmasa da, Dünya'da 20 yılı aşkın bir süredir uygulanıyor.

Ortodonti ve Çene Operasyonları Çocukluk Çağında Yapılabilir Mi ?

Çene operasyonlarına erkeklerde 20, kızlarda ise 16-17 yaşlarından önce başvurulmuyor. Çünkü kızların gelişimi erken yaşta tamamlanırken, bu süreç erkeklerde daha uzun süre devam edebiliyor. Gelişim tamamlanmadan cerrahi müdahale yapılırsa devam eden büyüme ile sorun tekrarlayabiliyor.





Ortodonti ve Çenedeki Yapısal Bozukluklar Nasıl Tedavi Edilebiliyor ?

Kalıtıma bağlı olarak çene eklemlerinden biri veya her ikisi büyük, küçük, ileride ya da geride olabiliyor. Çenelerin gelişimi dikey yönde geri kalmışsa bu kişiye yaşlı ifade veriyor. Bunun aksine çene gelişimi dikey yönde artmışsa bu kez uzun surat görüntüsü oluşabiliyor. Bu sorunların bazıları büyüme dönemi bitmeden yakalanabilirse ortopedik tedavi yaklaşımlarıyla kısmen düzeltilebiliyor. Çenedeki bazı yapısal bozukluklarda ise mutlaka cerrahi işlem uygulamak gerekiyor.

Ortodonti Tedavisi Ortalama Ne Kadar Sürüyor ?

Dişlerin diziliminde hafif bir çapraşıklık varsa diş tellerinin tedavisi ortalama bir yıl sürüyor. Daha ağır sorunlarda ise bu süre 3 yıla kadar uzayabiliyor. Çenelerin konumunda bozukluk varsa iki aşamalı tedavi tercih ediliyor. Bu durumda, büyüme çağında ortopedik tedavi ile çenelerin konumu düzeltildikten sonra tedaviye bir süre ara veriliyor. Etkin ve hızlı bir tedavi için de randevular aksatılmamalı, dişleri fırçalamaya özen göstermeli ve doktorun önerilerine mutlaka uymalı.


Ortodonti Yani Diş Telleri Dişlerin Arkasınada Takılabiliyor. Dişlerin Arkasına Takılan Diş Tellerinin Avantajları Nelerdir ?

Öncelikle dişlerin arka yüzeyine takıldığı için estetik sorun yaratmıyor. Daha önceki alternatifler büyük oldukları için dilde yaralar oluşturabiliyor ve hastaların bir süre konuşma güçlüğü çekmelerine neden olabiliyordu. Günümüzde ise bu braketler dijital teknoloji ile modellenip altın vb. metallerden dökülerek kişiye özel hazırlanabiliyor. Bu braketler diğerlerinden daha küçük oldukları için dili rahatsız etmiyorlar. Dolayısıyla dilde yaralar oluşmadığı gibi konuşma güçlüğü de yaşanmıyor.